Yayın Tarihi: 14 02 2025
Vajinismus; cinsel ilişki, vajinaya dokunma, fitil-tampon
uygulaması veya doktor muayenesi gibi herhangi bir şekilde vajinaya giriş
teşebbüsü olması durumunda vajina girişindeki kasların istemsiz olarak, spazm
şeklinde kasılması; penisin veya herhangi başka bir şeyin (fitil, tampon,
muayene gereci) vajinaya girişinin olamaması olarak tanımlanabilecek; temelde
bir cinsel işlev bozukluğudur. Belirtilmesi gereken en önemli nokta bu kasılma
halinin tamamen istem dışı olmasıdır, yani kadın kendi bilinçli isteğiyle bu
kasılmaya yol açıyor değildir. Pelvik bölgedeki bu kasılma durumunun yanı sıra
bedenin tamamının kasılması, titremesi; bacakların kapanması, çarpıntı, yoğun
bir anksiyete (gerginlik, endişe) ve korku tablosu eş zamanlı olarak
görülebilir; kadın eşini itebilir. Bu tablo bazen o derece şiddetli hale
gelebilir ki vajina girişindeki kasların tamamen kasılması çiftte o bölgede bir
duvar olduğu ve girişe izin vermediği hissi yaratabilir. Kasılma bu derece
yoğun değilse ağrılı da olsa bir cinsel ilişki gerçekleşebilir. Esasen
vajinismus bir cinsel ağrı bozukluğu olarak tanımlanmaktadır ve davranışların
bütünü ağrıdan kaçınmaya hizmet eden bir koşullanmadır.
Bazı kadınlarda kasılma yalnızca cinsel ilişkiye özgüdür.
Yani jinekolojik muayene veya benzer girişimlere izin verirken penis girişine
izin vermezler. Her iki durumda da kadınların özellikle ilk jinekolojik
muayenelerinde son derece özenli davranılması çok önemlidir. Buradaki olumsuz
deneyimler ikincil bir vajinismus gelişmesine yol açabileceği gibi, doktor
muayenesinden de kaçınmayla sonuçlanabilir.
Cinsel ilişkinin gerçekleşememesinde her zaman sorun
vajinismus olmayabilir. Bu nedenle böyle bir durumda öncelikle jinekolojik
muayene yapılarak anatomik yapının değerlendirilmesi gerekir çünkü çok sık
olmamakla beraber bazen kızlık zarı(!) yani himen yapısında bazı anatomik
farklılıklar mevcut olup ilişkiye gerçek anlamda izin vermiyor olabilir. Bu
durumda küçük bir operasyonla himen serbestleştirilerek ilişki mümkün hale
getirilebilir. Ancak böyle bir durum nispeten seyrek görülür ve normal himen
yapılarında yapılacak herhangi bir müdahale vajinismus sorununu çözmez.
Bazen yalnızca cinsel konularla ilgili bilgi eksikliği söz konusu
olabilir; cinsel anatomi ve fizyoloji ile ilgili iyi bir bilgilendirmeden sonra
sorun çözülebilir. Bazen de sertleşme problemi, erken boşalma gibi erkekten
kaynaklanan sıkıntılar olabilir, bu durumda bu sorunların çözümüne odaklanmak
gerekir. Erkek kaynaklı bir sıkıntı olmasa da erkek partnerin vajinismus
sorununun çözümünde sorumluluk alması, bu konuyu sadece kadının problemi olarak
görmemesi gerekir. Çünkü vajinismus bir cinsel işlev bozukluğudur ve bütün
cinsel cinsel işlev bozukluklarında olduğu gibi çiftin ortak sorunu olarak
değerlendirilmesini ve çözüm aranmasını gerektirir.
İstem dışı kasılmanın yapısını anlayabilmek için o bölgedeki
anatomik yapılara kısaca göz atmak iyi olacaktır.
KIZLIK ZARI (HYMEN):
Kızlık zarı denilen yapı vajinanın girişini ince bir hat boyunca çevreleyen;
yumuşak, esnek bir mukoza kıvrımıdır. Girişten yaklaşık 1-1.5 cm içerdedir,
dışarıdan bakınca görmek mümkün değildir ve fizyolojik hiçbir rolü yoktur.
Küçük dudakların az miktarda kaldırılmasıyla görülebilir. Vajinal giriş olan
ilk ilişkide hafifçe; bir çorap kaçmasına benzetilebilecek şekilde; açılan ve
az miktarda, pembemsi kanamaya yol açabilen bir yapıdır. İlk ilişki sonrasında
bile hiç kanama olmaması oldukça sık rastlanan bir durumdur çünkü cinsel
ilişkiye hazır, uyarılmış bir kadında ve cinsel ilişkinin doğasına uygun, iki
tarafın da rızası ve isteğiyle gerçekleşen bir ilişkide vajina esnerken kızlık
zarı da esner. Doğru zamanlama ve kadının doğru uyarılması ile olan cinsel
ilişkilerde kızlık zarının kanamama olasılığı %50-70’lere ulaşır. Yani “kızlık
zarı” gibi tuhaf bir şekilde isimlendiriliyor olmasına karşın gerçekte böyle
bir fonksiyonu yoktur ve yapılan muayenelerde bile çoğu zaman gerçek ve net bir
bilgi veremez. Ne var ki, bu konuda çok kanama olacağı ya da ilk ilişkide
mutlaka kanama olacağına dair gerçek dışı beklentiler, mitler, bir başka
deyişle şehir efsaneleri genç kadınlar üzerinde ciddi bir psikolojik baskı
oluşturarak gerek vajinismusa giden yolu hazırlamakta gerekse de pek çok farklı
trajik, hatta akıl dışı denebilecek toplumsal sorunlar yaratmaktadır.
KLİTORİS:
Klitoris erkekteki penisin kadındaki anatomik karşılığıdır; görevi sadece
kadındaki cinsel hazzı sağlamaktır. Penise benzer şekilde klitoris de erektil
bir organdır ve cinsel uyarılma ile büyür ve sertleşir. Klitorisin yalnızca baş
kısmı dışarıdan bakmakla görülebilir, bu kısım küçük dudakların birleşim
noktasının hemen altında yer alır; ayrıca vajen girişini iki taraftan
çevreleyen ve dışardan görünmeyen kollara sahiptir.
Vajinismus sürecinde kadınlar kendileri ya da eşlerinin
klitorisi uyarmasıyla orgazm deneyimi yaşayabilirler. Orgazm, kadınlarda
klitoral veya vajinal olarak ikiye ayrılabilirse de son dönemlerde vajinal
orgazmın da aslında bir çeşit klitoral orgazm olduğu düşünülmektedir.
Klitoris; kadının veya eşin dokunması, sürtünme, ya da oral yolla uyarılabilir.
Penis vajina birlikteliğinde de klitorise baskı yapan pozisyonlar, klitorisin
vajinayı saran kollarının uyarılması orgazmı sağlamaktadır. Bu nedenle vajinal
orgazm da dolaylı olarak klitoral orgazmdır denebilir.
VAJİNA:
Dış genital organdan rahim ağzına kadar uzanan, kaslarla çevrelenmiş, tüp
şeklinde, kendi hacminin 12-13 katına kadar esneyebilen son derece esnek bir
organdır. Temel fonksiyonları cinsel ilişki ve doğumdur. Vajinismus vajina ile
ilgili bir sorun değildir.
PELVİK KASLAR:
Vajinismus gelişimi ve tedavisinde en önemli anatomik yapı
pelvik(pubokoksigeal-pc) kaslardır, biz bunları aşk kasları olarak da
isimlendirmekteyiz. Bu kaslar vajinayı çevreleyen ve idrar/dışkı tutma-bırakma,
barsak hareketleri, cinsel birleşme, orgazm ve doğum sırasında bebeğin
ilerlemesini sağlama gibi fonksiyonları olan kas gruplarıdır. Vajina ve anüsü,
8 şeklinde sararlar ve diğer çizgili kaslarımızın aksine istirahat halinde
sıkılı haldedirler; bizler bebekliğimizden itibaren zaman içinde bu kaslarımızı
uygun şekilde kullanmayı ve ihtiyaçlarımızı karşılamayı öğreniriz. Bu kaslar
ilk cinsel ilişki sırasında da, kişi ne kadar ilişkiyi istiyor olsa da ağrı,
kanama beklentisi ve birçok bilinç altı ve çevresel koşullanmalar nedeniyle
tamamen istem dışı olarak kasılabilir ve ilişkiye engel olabilirler. Vajinismus
tedavisindeki temel ilke, bu bilinç dışı süreci yöneterek kişinin bu kasma
refleksini ortadan kaldırmak ve tıpkı bebeklik dönemimizde idrar/dışkı
kontrolümüzü isteğimize göre yönetmeyi öğrendiğimiz gibi kasları bilinçli
şekilde kullanmayı, kasıp gevşetmeyi öğrenerek cinsel ilişkiyi de sorunsuz
şekilde yaşamayı sağlamaktır.
Vajinismus, ilkel ve bedensel bir korku refleksi olarak nitelendirilebilir. Bu refleksi tetikleyen birçok faktör olabilir. Cinsellik bir dürtü gibi düşünülürse de aslında öğrenilmesi gereken bir süreçtir. Kadınların büyük çoğunluğu klitoral orgazmı biraz da dürtüsel olarak yaşarlar. Ancak vajinal orgazma ulaşmak için kendi bedenini iyi tanımak; genital bölgeyi, kas gruplarını nasıl kullanacağını öğrenmek gerekir. Bu nedenle vajinismus tedavi edilip ilk vajina penis birlikteliği yaşandığında bazı kadınlar vajinadan haz almadıklarını söyleyebilir ancak cinsel haz ve orgazm, zaman içinde öğrenilip geliştirilen eylemlerdir. Vajinismus olmayıp ancak orgazm olamamaktan yakınan kadınların da çoğunda kendi bedenine ve cinsel eyleme bir yabancılık söz konusudur. Cinsel eylemde amaç iki taraf için de duygusal ve bedensel boşalmayı sağlamaktır. Bu boşalmanın aynı anda olması şart değildir. Vajinismus ve giderek orgazm olamama sorunlarının tedavisinde ilk basamaklar cinsel bilgilendirme, kendi bedenini tanıma ve onunla barışık olma, mastürbasyonla klitorisi ve haz aldıkları noktaları keşfetme şeklindedir.
Bu sayfadaki bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tavsiye olarak değerlendirilmemelidir. Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler, herhangi bir hastalığın teşhis veya tedavisinde kullanılmak için tasarlanmamıştır.
Herhangi bir sağlık sorununuz veya endişeniz varsa, lütfen tıbbi yardım için bir doktora veya yetkili bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Kendi kendinize teşhis koymak veya tedavi uygulamak tehlikeli olabilir.
Bu nedenle, tıbbi tavsiye veya tedaviye ihtiyacınız olduğunda her zaman bir sağlık uzmanına danışmanız en doğru ve güvenli yoldur.